Bir süre sizden ayrı kaldık, yeni yazılarda buluşamadık.
Biraz kenara çekildim, izliyorum sadece.
Hayata bakışı sorguluyorum, yaşananları takip ediyorum. Siyasetçiden gazeteciye, bürokrattan emekliye kadar insanımızın halini düşünüyor, bir eli yağda bir eli balda gezenler, makam ve mevkiden gücünü alanlar ile evine ekmek götürebilmenin mücadelesini veren namuslu insanları gözümün önüne getiriyorum.
Haklı haksız herkes bir sevda, bir dava peşinde. Kimileri davalarına, ideallerine, hayallerine, sevdalarına helal yoldan ulaşmanın, kimileri ise halel yoldan kavuşmanın telaşı içinde var gücüyle çalışıyor.
Hangi dala el atılsa kırılacak vaziyette.
Devletin ve milletin hali ahalinin gözü önünde cereyan ediyor, say say bitmiyor.
Vaziyet çok parlak görünmüyor.
'Tek adam!' diye diye muhterem zatı yalnızlaştırdılar, Abdülhamit Han Hazretleri gibi bir başına bıraktılar. 22 yıllık iktidar süresince çevresindekiler makam mevki ve hırslarına yenik düştüler, halktan kopup milletin derdini unuttular.
Hayat şartları her geçen gün zorlaştı.
TÜİK verilerine göre, büyük kentlerden göçün temel nedenleri arasında “daha iyi konut ve yaşam koşulları” yer alıyor.
Millet bu zorluklara ne kadar dayanır bilinmez.
İktidarın etrafında yuvalanan belli başlı zümreler bal-börek içinde yaşarken garip guraba evine ekmek götürebilmenin derdine düşmüş, yokluk ve sefalet içinde yaşamanın çeresizliği ile kıvranıyor.
Kiralar, zamlar, emlak fiyatları almış başını gidiyor.
Okul kitapları bedava diye caka satanlar yavrularımızın kantinde ne idiğü belirsiz yarım ekmek tost yemek için 50 lira ödemek zorunda kaldığından haberleri var mıdır acep..
Halk perişan YETKİLİLER ise vurdumduymaz.
Vatandaşın bu duruma düşürülmesiyle ilgili binbir tane acziyet sıralamak mümkün.
Bizi bunlara mahkum eden iktidar kadar muhalefet de suçlu.
Sırça köşklerde yaşayan bu zümre göbeğini kaşımaktan vatandaşı unutmuş durumda.
Ülkenin genel siyaseti freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı gidiyor.
Kamyonun kasasında bulunan bizlerin hali artık mucizelere kaldı.
Genel siyasette gelinen nokta hepimizin aşikarı..
Eğer 31 Mart'ta yerel değil genel seçim olsaydı şu anki iktidar yerle yeksan olurdu kanaatindeyim.
Genel siyasetten bunca söz ettikten sonra önümüzdeki yazımızda da yerel siyasetten, Alanya'dan, adaylardan Özçelik, Yozgatlı Memet ve Yücel'den bahsederek tarihe not tutmaya, projektör tutarak üzerimize düşeni yapmaya çalışacağız.
Yangını söndürmeye çalışan karınca misali en axından üzerimize düşeni yerine getirmeye çalışacağız.
Sonrasını Rabbim bilir.. MEVLAM neylerse güzel eyler diyerek bugünlük kelamımızı da söyleyelim istedim.
Yeni yazılarda buluşmak dileğiyle sevgiyle kalın MAP'la kalın..