“Müsaadenle Aziz’im!..

Meslek hayatımın 25 yılını spor gazeteciliğine verdim.

Öyle günler gördüm ki Antalyaspor yöneticisiz kaldı çıktık kapı kapı dolaşıp yönetim listesi oluşumlarına katkı koyduk.

Hem de A.Ş yöneticilerine yurt dışına çıkış yasağı olduğu, yönetici bulunamadığı günlerde bunu yaptık.

Takım küme düşmenin eşiğine geldi düşmesin diye canla başla çalıştık. 

En büyük şahidim Hasan Subaşı.

Ama ben bu günkü kadar Antalyaspor üzerinden menfaat temini peşinde koşan, prim derdinde olanlara asla rastlamadım.

Gültekin Gencer dahil. (Onun basın toplantısıyla ilgili fikirlerimi sonra yazacağım)

Muhittin Böcek Başkan.

Gökhan beni bilmez. Ama ben Gökhan’ı kardeşim gibi severim. İnan sırf senin ve Havva ablamın evladı olduğu için. 

Yoksa kendisini yolda görsem tanımam.

Başkan.,

Bu hafriyat işi baya dallanıp budaklandı. Ama hiç kimse kılını kıpırdatmıyor.

Duydum ki oğlun Gökhan da o işin içerisindeymiş!

Ben inanmadım. Ve hala da inanamıyorum. Sadece, “Olamaz” diyorum.

Ama Aziz Çetin ile senin görüştüğün ve senden güç bulduğu haberleri geldi.

Eğer öyleyse vay da vay.

Antalyaspor’a gelir sağlaması amacıyla Menderes Türel'in Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde hayata geçirdiği, ancak özellikle son birkaç aydır, “Hafriyat yolsuzluğu” diye adlandırılmaya başlanan gelişmelere önce Biriketçiler, Nalburiyeciler İnşaat Malzemeciler ve Hafriyatçılar Esnaf Odası Başkanı Özgür Bucaklı dahil olmuş, ardından da Antalyaspor Dernek başkanı Aziz Çetin.

Her ikisi de basın toplantısı düzenleyip açıklamalarda bulunuyor. 

Bucaklı diyor ki, “Antalyaspor'u boş şirketlere ortak yaparak, döküm sahası açılmadan döküm sahasına giren malzeme harici malzeme alınması yasaya uygun değildir ama kanunu, mevzuatı, kuralları hiçe sayıyorlar.”

ALANYUM AVM yeni yıl kutlaması ALANYUM AVM yeni yıl kutlaması

Ve oda’nın olağan seçimine 1.5 yıllık süreç varken olağanüstü genel kurula götürülüyor. Akılları sıra Özgür Bucaklı’nın oda başkanlığı düşecek ve susacak.

Bana gelen bilgilere göre olağanüstü seçim kararı ile ilgili Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ile Esnaf Odaları Birliği başkanı Adlıhan Dere’nin de adlarının sol köşede yazdığı.

Hem Böcek’e hem de Dere’ye hatta diğer bazı dış güçlerin baskılarına rağmen Bucaklı tekrar oda başkanlığına seçiliyor. 

Sonra Aziz Çetin basın toplantısı düzenliyor. Çetin Özgür Bucaklı’yı suçlayıp, kendisini mahkemeye verdiğini belirtip, "itibar suikastı" adını koyduğunu söylüyor.

“İtibar ve suikast”

Ve bunu hem de Antalyaspor Kulübü Derneği Başkanı sıfatıyla Aziz Çetin söylüyor. 

1985 yılından beri bir fiil Antalyaspor’u takip ederim. Ben Aziz Çetin gibi Antalyaspor adını ne kullananı ne de Kırmızı-Beyazlı ekibi rezil rüsva edeni gördüm.

Neden dernek başkanlığında bu kadar ısrarcısın Aziz Çetin?

Dernekte ballı börek yoksa, sürekli ak akçe konuşulmuyor telaffuz edilmiyorsa-ki daha fazlası da var. Neden yıllardır, “Dernekte dernek” ısrarını sürdürmekten geri durmuyorsun?

Neden ya?

Bir belediye başkanı sırf Antalyalı olup, Antalyaspor sevdasından dolayı Kırmızı-Beyazlı kulübe sabit gelir kaynağı yaratıp kulübe de tahsis ediyor. Bunu geliştirip daha çok gelir elde etmekle yükümlü olanlar-ki başta da Aziz Çetin ile ilgili hafriyat yolsuzluğundan bahsedilip kamuoyu günlerce bununla sallanıyor.

Antalyaspor ile ilgili adı geçti geçeli sorunlardan, sıkıntılardan ne bileyim dertlerden yakasını kurtaramayan bir kulüpten bahsediyoruz.

Benim de tesis müdürlüğü yaptığım Ali Şafak Öztürk’ün A.Ş başkanlığı yaptığı dönemlerde de yaşatılan sıkıntılı dönem dahil. 

Bana göre öncelikle dernekler masası, sonra da vakıflardan sorumlu bakanlık. Ve tabi ki işin içerisinde ticaret de olduğundan Ticaret bakanlığı da dahil devreye girmesi, girmiyorlarsa Antalya’da bakanlık yapmış, Milletvekilliği yapmakta olanlar gereğini yapmak zorundalar.

Aziz Çetin’in hukukçu kimliği nedeniyle Adalet Bakanlığı da dahil.

Yoksa bu iş ya çok dallanıp budaklanacak, ya da halının altına süpürecekler.

Basın toplantılarında kendisine, “İtibar Suikastı” yapıldığından bahseden Aziz Çetin’e soruyorum. Antalyaspor’un itibarını hiç düşündün mü sen?

Kendisi büyük hukukçu ya. Biz de gazeteci. İşimizi yaptığımız yani yazımızı yazdığımız için belli mi olur beni de mahkemeye verip susturmaya da kalka bilir.

Ama itibar çok önemli.

Editör: Mehmet Ali Parmaksız