Ben hayatın bütün zorluklarına rağmen bir tanesi 1 yaşında, diğeri 11 yaşında 2 evladına 8 yıl bakmış, ayrıldığı eşine bugüne kadar her türlü desteği vermiş bir babayım. Bu arada iki kez düşme sonucu kaburga kemiklerini kırmış, bir kere de ciddi anlamda beyin kanaması geçirmiş, doktorların acil müdahalesiyle yaşama tutunmuş ikinci hayatını değerlendirmeye çalışan bir adamım.
Her insan gibi bizde bazı güçlükler çektik.
Şimdi bunları niye mi anlattım. Birazdan mevzuya geleceğim.
35 yıldır gazetecilik yaparım. Haberin adliyeden tut polisine, siyasetten magazinine kadar her alanında muhabirlik yaptım. Magazin olaylarının sıkça okunduğunu, kimin nerede eğlendiğinin çok rağbet gören haberler arasında olduğunu bilen deneyimli bir GAZETECİYİM. İş başa düşüp kendi gazetemi kurunca magazine de ağırlık vermeye, Alanya’da bu boşluğu doldurmaya çalıştık.
Alanya eğlence dünyasındaki mekanlara en büyük desteği veren gazetecilerin başında gelirim. Hal böyle olunca zaman içinde eğlence sektöründe sanatçısından işletmecisine, sektörde çalışan emekçisinden müşteriye kadar çok sayıda insanla haşır neşir olduk. Yaptığımız haberlerle, mekanlardaki canlı yayınlarımızla birden ön plana çıktık.
Kısacası her çağrıldığımız işletmeye çok büyük katkılar sağladık. Bu arada bunları yaparken bir kuruş menfaat temin etmedik, kimseden para almadık. Müşteri gibi yüksek hesaplar ödemedik, ama kimseye de borç takıp bedava eğlenmedik.
Bu arada bizi hazmedemeyen Cin Ali gibi 3-5 müptezel adımızı, "Barcı pavyoncuya" çıkarmak için elinden geleni yaptı.
Peki biz ne yaptık?
Tabiki önümüze baktık, işimizin, mesleğimizin gereğini yerine getirmeye devam ettik. Kimseyi umursamadan yolumuza devam ettik. Büyükşehir Belediyesinde çalışmamızdan ötürü baskılara dayanamayıp, "Alayınıza.." dedik ve istifayı basıp geçtik. Alanya eğlence dünyasında mekan sahibinden, sanatçısına ve çalışanına kadar bir tek kişi, "içti, sarhoş oldu, para ödemedi, şunu yaptı, bunu yapmadı" şeklinde kötü söz söyleyemez.
Haa şunu da hatırlatayım; padişahın ardından bile atıp tutanlar bizi mi es geçecekti. Uyuşturucuyla yakalanan mekan sahiplerini, onu bunu dolandıran ve Alanya eğlence dünyasında 'mekancıyız..' diye geçinenleri de biz pas geçmedik, sayfalarımıza taşıdık. Haliyle saldırıyla da karşılaştık, iftiraya da uğradık.
Sonuçta herkes herkesi biliyor.
Bilmeyenler de neyin ne olduğunu öğrenmiş oldu. Arkamızdan konuşanlara, iftira atanlara eğer anlarlarsa; kıssadan hisse bir örnek vereyim istedim.
Bir gün Halid bin Velid'e demişler ki, "Falanca senin hakkında kötü konuşuyor."
Demiş ki, "Kendi defteridir istediği gibi yazar." Yani dostlar insanlar istediği gibi konuşabilir hakkınızda. İstersen ağzınla kuş tut, istersen melek ol konuşacaklar elbet.
Şu güzel cümleyle bugünkü yazıya nokta koyalım..
Göz sayesinde görüyor olsaydık gece uyurken rüya görmezdik. Demek ki görmüyoruz ve Allah bize gösteriyor. O halde her halükarda şükredelim sevgili dostlar, kimin ne dediği ne gördüğü hiç önemli değil. Sevgiyle kalın MAP'la kalın..