Damdan düşenin acısını damdan düşen anlarmış. Hayatında hiç sevmemiş, aşık olmamış birine romanlar dolusu cilt de yazsanız, sevgiye, aşka dair binlerce kelam da etseniz nafile.

AŞK ACISI!
Evet, başlığımda aşktan ve acıdan bahsettim.
Damdan düşenin acısını damdan düşen anlarmış. Hayatında hiç sevmemiş, aşık olmamış birine romanlar dolusu cilt de yazsanız, sevgiye, aşka dair binlerce kelam da etseniz nafile.
Aşk, hayatın vazgeçilmez bir tutkusu.
Aşk olmazsa meşk olmazmış derler..
Aşığın sevdiğiyle sohbet etmesi, ona şiirler okuması ve özlem gidermesi, meşk etmek olarak nitelendirilirmiş.
Hal böyle olunca, vaziyet aşka dönüşünce durum bir hayli zor ve meşakkatli anlayacağınız..
Neyse konuyu aşktan, meşkten, sevgiden açınca uzatmadan mevzuya 'dalayım' istiyorum;
beni yakından tanıyanlar şahsım hakkında aşk adamı, sevgi adamı gibi tabirler kullanır.
Bunu söylemelerinin ana nedeni; aşka, sevgiye, aşkın hürmetine, tek kişiye ve tekli ilişkilere verdiğim değerdendir diye düşünüyorum.
Gelelim bizim aşkımıza, muhabbetimize.
Sevgi dünyadaki en güzel hasletlerden biri. Sevmek-sevilmek bambaşka bir duygu.
Para, pul gelip geçer elbet. Şarkılardaki gibi, 'parayla saadet olmaz..' fikrine katılmakla birlikte; günümüz dünyasında parasız saadetin olmayacağına da en iyi bilenlerdenim. İstediğiniz kadar romantik de olsanız paranız yoksa her şey bir yerde bitiyor maalesef.
Aşktan, sevgiden bahsetmişken; aşkın sürdürülebilmesi,  devam edebilir olması için sevgi-saygının yanı sıra hoşgörünün de olması şart. Hoşgörü yoksa her şey bir gün gelip biter zaten. İkili ilişkilerde empati de gerekli. Herkes kendini karşısındakinin yerine koymalı ve olayları, konuları bu açıdan değerlendirmeli. DOSTLARIM beni 'AŞK adamı..' diye tanır,  yaşadığım ilişkideki sadakatimi bilirler ve saygı duyduklarını söylerler.
Bu düşüncelerinden ötürü başta Mustafa Gökce, sonrasında Yaşam Koçu Devrim İnal ve beni yakından tanıyan İkizler  Fırat ve Cihat olmak üzere tüm dostlarıma teşekkür ediyorum.
Sevmek sevilmek hele bu devirde çok zor sevgili dostlarım..
Sevgi, aşk ve gerekse tüm dostluklarda ilgi ve önemsenmek çok önemli. Önemsenmiyorsanız, dikkate alınmıyorsanız ve sizi değersizleştirdiğne inandığınız bir ilişki yaşıyorsanız eğer; derhal orayı terkedin ve tabiri caizse latife de olsa en az 200 metre uzak durun..
Duramıyorsanız eğer; 200 metre olmasa da mesafeyi koruyun en azından.
Alkol aldığınız vakit sevdiğinizi fazla rahatsız etmeyin, sabah akşam 'zırt-pırt' aramayın, gecenin bir vaktinde gereksiz yere meşgul etmeyin. 
Sevginin gösterilecek 'binbir' şekli varken sevdiğiniz insanı gereksiz yere oyalayıp kendinizden uzaklaştırmayın. Hele ki alkollü bir vaziyette arayıp, üstüne üstlük saatlerce konuşup kimseyi kendinizden soğutmayın. Halkı bile olsanız haksız konuma düşmeyip sabahı bekleyin ve 'Gün ola hayrola..' deyin. Ola ki kızgınlık dargınlık varsa, bir süre susun, hatta telefonlara bile bakmayın ve bir kenarda bekleyin. Kızgınlığının, öfkesinin geçmesini bekleyin. Seviyorsa zaten dönecektir, konuşacaktır. Öfkeyle hareket etmenin, yangına benzin dökmenin kimseye bir faydası yok. Neticede; sevmek sevilmek dünyanın en güzel duygusu. Bunları hak edenlere ve yaşayabilenlere selam olsun.
Tüm bunları nacizane hatırlattıktan sonra sevenlerin, sevilenlerin İkbal'i güzel olsun diyerek bugünkü yazımı noktalıyor ve yeniden buluşmak dileğiyle sevgiyle kalın MAP'la kalın diyorum..